NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
21- (2274) فقال
ابن عباس:
فسألت عن قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم "إنك أرى
الذي أريت فيك
ما رأيت" فأخبرني
أبو هريرة؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
"بينا أنا
نائم رأيت في
يدي سوارين من
ذهب. فأهمني
شأنهما. فأوحي
إلي في المنام
أن انفخهما.
فنفختهما
فطارا. فأولتهما
كذابين
يخرجان من
بعدي. فكان
أحدهما العنسي،
صاحب صنعاء.
والآخر
مسيلمة صاحب
اليمامة".
[ش
(يخرجان من
بعدي) أي
يظهران
شوكتهما
ودعواهما
النبوة. وإلا
فقد كانا في
زمنه].
{21}
îbni Abbâs demişki: Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in: «Sen, hakkında bana ne gösterildi ise
gösterilmiş olan kimsesin.» sözünü sordum da Ebû Hureyre bana haber verdiki: Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar:
«Bir defa ben uyurken
elimde altından iki bilezik gördüm. Bunların hâli beni meşgul etti. Derken
rü'yamda bana onları üfürmem vahy edildi. Ben de üfürdüm de uçtular. Ben
bunları benden sonra çıkacak iki yalancı (Nebi) diye te'vil ettim. Bunlardan birisi
San'a'nın reisi Ansi, diğeri Yemame'nin reisi Müseyleme idi.»
22- (2274) وحدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن همام بن
منبه. قال: هذا
ما حدثنا أبو
هريرة عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فذكر أحاديث
منها:
وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "بينا
أنا نائم أتيت
خزائن الأرض.
فوضع في يدي
أسوارين من
ذهب. فكبرا
علي وأهماني.
فأوحي إلي أن
انفخهما.
فنفختهما
فذهبا.
فأولتهما
الكذابين
اللذين أنا
بينهما: صاحب
صنعاء، وصاحب
اليمامة".
[ش
(أسوارين) لغة
في سوار، بكسر
السين وضمها.
فيكون وضع
بفتح الواو
والضاد، وفيه
ضمير الفاعل.
أي وضع الآتي
بخزائن الأرض
في يدي
أسوارين. فهذا
هو الصواب.
وضبطه بعضهم:
فوضع، وهو
ضعيف].
{22}
Bize Muhammed b. Râfi'
de rivayet etti. (Demişki): Bize Ahdürrezzâk rivayet etti. (Demişki): Bize
Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam: Ebû Hureyre'nin
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri şunlardır,
diyerek bir takım hadîsler rivayet etmişlerdir. Bunlardan bîri de şudur: Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
«Bir defa ben uyurken
bana yerin hazîneleri getirildi ve (getiren) ellerime altından iki bilezik
koydu. Bunlar benim nazarımda büyüdüler ve beni meşgul ettiler. Bunun üzerine
bana onları üfürmem bildirildi. Ben de üfürdüm ve gittiler. Ben bunları
aralarında bulunduğum iki yalancı: San'a'nın reisi ile Yemame'nin reisi diye
te'vil ettim.» buyurdular.
İzah:
Müseylime ile
Esved'el-Ansi ikisi de yalancı peygamberlerdendir. Müseylime Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den sonra onun yerine geçmek şartı ile kendisine tâbi olacağını
söylüyormuş. Bu niyetini bildirmek üzere Medîne'ye gelmiş. Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Müseylime'nin yanına gelmesini ulemâ muhtelif
şekillerde izah etmişlerdir. Bâzılarına göre müslüman olurlar ümidiyle ve
kendisine vahy olunanı bildirmek maksadıyle gerek Müseylime'nin, gerekse
yanındakilerin gönüllerini almak için gitmiştir. Bir takımları Müseylime'nin
gelişine mükâfat olarak gittiğini söylemişlerdir. Çünkü Müseylime uzak yerden
gelmişti. Müseylime o zaman henüz müslüman görünüyordu. Küfrü irtidadından
sonra meydana çıkmıştır. Başka bir hadîste de Müseylime'nin Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e geldiği bildirilmektedir. Şu halde görüşmenin iki defa vuku
bulmuş olması ihtimâli vardır.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in Müseylime'ye: «Ben Allah'ın senin hakkındaki emrine tecâvüz
edemem.» buyurmasının mânâsı : Senin
istediklerine yâni seni kendi yerime bırakmaya yahut Nebilik vazifesinde
kendime ortak yapmaya razı olamam. Razı olursam Allah'ın bu husustaki
emirlerine karşı çıkmış sayılırım, demektir.
Bazı nüshalarda hadisin
bu cümlesi:
«Sen Allah'ın senin
hakkındaki emrine tecâvüz edemezsin.» denilmiştir. Ki: Kaadî İyâd bunun da
sahih olduğunu söyler. Mânâsı : Sen Allah'ın senin hakkında takdir ettiği
hüsran ve helake karşı gelemezsin. Yahut senin hakkındaki takdir ettiği
şekaveti bozamazsın, demektir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Müseylime
'ye: Bana tâbi olmaktan geri kalırsan Allah seni tepeler demiş ve onun bir
mucizesi olarak Müseylime, Yemâme harbinde tepelenmiştir.
Sabit b. Kays
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hatibi idi. Ona gelen hey'etlerin
hatiblerine Sabit cevap verirdi. Bu sefer de onu göstermesi bundandır.
«Ben bunları benden
sonra çıkacak iki yalancı (Nebi) diye te'vil ettim.» cümlesindeki çıkıştan
murad onların şan ve şevketlerinin meydana çıkması yahut Nebilik iddiaları ve
muharebeleridir. Yoksa Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında
kendileri meydanda idi.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e bu bilezikleri üfür diye emir buyurularak onları üfürmesi
ve uçmaları bu yalancıların iddialarının mahvu müzmahü olacağına delildir.
Nitekim öyle de olmuştur. Bu da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir
mûcizesidir.
«Bana yerin hazineleri
getirildi.» cümlesinden murad yeryüzünün birçok beldelerini fethederek
mallarını alacağını ve o yerleri kendi mülk ve sultanına katacağını
bildirmektedir. Bu da böylece olmuştur. Bir mucizedir.
Esved-i Ansî de
Yemen'de zuhur eden fitnede uyurken tepelenmiştir.